Asya aslanı güzel Singapur şehir devletini turizmci Cenk Özalp ve Mert Bulat anlattı. Kurallar ülkesi olması ne anlama geliyor? Diğer Güneydoğu Asya ülkelerinden nasıl ayrılıyor? Neden Singapur’a gitmeliyiz? Tüm bu soruları kendilerine yönelttik. Sohbetimiz Uzakdoğu Asya’nın hem incisi, hem de en küçük ülkesi hakkında anlatılacakların ne kadar çok olduğuna şaşırarak sürdü. Umarız siz de bizim kadar keyif alırsınız.
Cenk Özalp: Basit anlatımla, bu ada ülkesi China Town, Little India, Arap Quarter, Orchard Road ve Sentosa Adası’ndan oluşuyor diyebiliriz. En popüler destinasyonlardan biri olma sebebi, hem Avrupa’dan Uzakdoğu’ya aktarma noktası olması, hem de kendi içindeki yapılanması yer alıyor. Malezya’nın altında küçük bir ada aslında.
Mert Bulat: Tarihine gelince; 11. yüzyıla dayanan bir tarihi var. O dönemlerde Singapur’un adı Pulau Ujong olarak geçiyor. Daha sonra 13. yüzyıla gittiğimiz zaman Temasek olarak geçen ismi 14.yüzyılda Malezyalı prens Sang Nila Ulama’nın Singapur’u keşfiyle beraber Singapur olarak değişiyor. Singa ve Pora kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Malezyalı prens bir seferde hava şartlarının bozmasıyla beraber Singapur açıklarında gemisiyle demir atıyor. Bu sırada karaya doğru dürbünüyle bakarken çok büyük bir aslan görüyor. Fakat bu aslan bir süre sonra suya atlıyor ve yüzmeye başlıyor. Aslanın esasında aslan-balık olduğunu fark ediyor. Aslan-balık bir süre sonra gözden kayboluyor. Singa Malayca’da aslan demek, pora da şehir demek… Bu tarihten itibaren ülkenin adı Singapora (Singapur) oluyor. 1819 yılına kadar tarihinde çeşitli anlaşmazlıklar var. Önce Malaylar hüküm sürüyor, Çinliler gelip gidiyor. 1819 senesinde Sir Stamfort Raffles’ın Singapur’a Büyük Britanya adına ayak basmasıyla birlikte her şey değişmeye başlıyor. Burası serbest ticaretin kalbi bir liman şehri oluyor. O tarih itibariyle Hollandalılar ve Büyük Britanyalılar hâkim oluyor. İngilizler sömürgelerini tek başına yönetmek yerine Malezya’ya bağlıyorlar. Singapur bağımsızlığına 1965 yılında kavuşuyor. Bu tarihte Malezya’dan ayrılarak Cumhuriyet ilan ediliyor. İngiltere Singapur’a neden bu kadar yükleniyor? Çünkü Singapur tam arada. Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya geçerken sömürgelerine giden bir köprü görevi görüyor. Bütün gemi ticaretinin orta ikmal noktası Singapur oluyor.
Cenk Özalp: Liman şehri olarak hala yoğunluğunu koruyor. Uçakların yaygınlaşmasıyla da beraber artık Amerika kıtasına olsun, Avustralya kıtasına olsun, tam bir aktarma noktası haline geldi. Bir yandan da Mert’in tarihçesini anlatırken bahsettiği gibi bir yandan Malaylar, bir yandan Çinlilerle karışıp İngilizlerin himayesinde oldukları için, Malayce, İngilizce ve Çince konuşuyorlar. Bu da canlı bir ticaret hayatını destekliyor.
GÜLERYÜZLÜ MELEZ HALK
Mert Bulat: Bu ülkede yaşayan çok sayıda expat, yani yabancı da var. Bu nüfus özelliklerine de yansıyor. Singapur bir Güneydoğu Asya ülkesi olduğu için akla ilk önce çekik gözlü, kısa boylu, sarı tenli Çinlilere benzer bir nüfus gelir. Aslında bu özellikler ülkelere göre farklılıklar gösteriyor.
Cenk Özalp: Biliyorsun, Batılılar da onlara hep aynı geliyor.
Mert Bulat: Doğru, biz nasıl onları tek tip görüyorsak, onlar da bizi tek tip görüyor. Singapur Güneydoğu Asya ülkeleri arasında bence bir inci. Bunu diğer ülkelerinden farklı olduğu için söylüyorum. Yabancıların varlığıyla orda ırk biraz daha karışmış ve “Daha güzeller” diyebiliriz. Daha uzun boylu, daha buğday tenli, daha melezler.
Cenk Özalp: Ben bunu size daha güzel bir örnekle anlatayım. Benim bir ortağım da aslında Singapurlu. Mert’in anlattığı gibi bu anlayış, hayat tarzı o kadar etkili olmuş ki, kendisi Çin asıllı olmasına rağmen, “Ben muz gibiyim” der; “dışım sarı içim beyaz olmuş”. Yani görüntü dışarda aynı ama içi farklı.
Mert Bulat: İngilizceyi de çok iyi kullanmaları dünya ile iletişimlerini güçlendiriyor.
Cenk Özalp: Bu konuda da bir anım var. Kolej mezunuyum. İngilizce bildiğimi varsayarak yaşamaya gittiğimde uzun süre kendimden şüphe ettim. Chinese English diye bir kavram olduğunu daha sonra öğrendim. Sonra kendilerine has tabirlerine alıştıkça hoşuma da gitti. İngilizceden çok daha yaratıcı çözümler sunuyorlar.
Mert Bulat: Expatlar da kendi topluluklarına göre dili geliştiriyor ya da değiştiriyorlar. Türklerle çok iş yapan Singapurlular Chinese English arasına bir de “abi” vs. ekliyorlar. Genelleyecek olursak Singapurlular hiç sıkıntı çekmeyeceğiniz bir halk. İletişimleri kuvvetli, güler yüzlüler. Kendinizi Uzakdoğu’nun mistik havası içinde daha rahat bir ortamda hissediyorsunuz.
KENDİNE HAS BİR MOZAİK
Şehir de bu ticaretin, paranın merkezi olduğu için çok ilerledi. Güneydoğu Asya içerisinde Amerika’ya benziyor. Kurallı, düzenli ve rahat bir yer.
Cenk Özalp: Singapur başlıca 4 ırktan oluşuyor. Bu ırklar birbiriyle uyum içerisinde kaynaşmış ve saygılı durumda. Kurallar da birleşince güzel bir sistem ortaya çıkıyor.
Mert Bulat: Singapur 40 kadar adadan oluşan bir ülke, bir cumhuriyet. Fakat aynı zamanda tek şehirli. Singapur’un tek şehri ve başkenti Singapur.
Cenk Özalp: Aslında Malezya kıtasına da Johor Bahru köprüsüyle bağlı. Otobüsle geçiş yapabiliyorsunuz. Kendilerine kardeş ülke diyorlar.
Mert Bulat: Zaten Malezya’yla da bütünlük içinde olması gerekiyor. Ekonomisi çok güçlü ama toprağı o kadar az ki, tarım ve ziraat alanında yetersiz kalıyor. Singapur yiyecek alanında Malezya’ya bağımlı durumda.
Cenk Özalp: Bravo. Malezya’ya bağımlı yaşıyorlar ama bazı şeyleri de çok güzel kullanıyorlar. Malezya’nın doğal kaynaklarını paketleyip Malezya’ya geri satabiliyorlar. Her şeyi ticarete çevirme konusunda başarılılar.
HAVA VE YOL DURUMUNA GELİRSEK…
Singapur’un havasıyla ilgili şunu söylemek gerekir: Ekvator’a 130 km uzaklıkta olduğu için neredeyse yıl boyu nemli. Çok ağır yağışlardan 15 dakika sonra da hiç yağmamış gibi gezebiliyorsunuz. Bazı açık hava mekanlarında yukarıyı plastik bir malzeme ile kapatarak klima uyguluyorlar. Bu gerçekten rahatlatıcı oluyor.
Birçok yer yürüme mesafesinde ancak araçla gittiğiniz zaman ağır bir trafikle karşılaşabiliyorsunuz. Bu sebeple de merkezlere araç girişleri yasaklanmış durumda. Girmek istiyorsanız da çok ciddi ücret ödüyorsunuz. Ayrıca eski araçlardan da yüksek vergi alınıyor. Araçların yaşı büyüdükçe vergisi artıyor. Hem yenilemek hem de çevreyi korumak adına böyle tedbirler alıyorlar.
Mert Bulat: Ben bir dönem Singapur’da araba almayı araştırmıştım. Çünkü ülke zengin, caddelerde çok güzel arabalar dolaşıyor. Bir araba alabilmek için parayı bastırıp galeriden araba almak yetmiyor. Siz arabaya karar veriyorsunuz ve daha sonra ehliyetinizi deklare ediyorsunuz. Ehliyetinizin mutlaka geçerli olması gerekiyor. 2 senelik periyodlar halinde tekrar sınavlara girip güncellemeniz gerekiyor. Ayrıca göz ve reflekslerin kontrolü gibi bazı sağlık kontrollerinden de geçmeniz gerekiyor. Bunları da geçtikten sonra arabanın vergisini yatırmanız gerekiyor. Vergiler o kadar yüksek ki; genellikle arabanın 2-3 katı bedele denk geliyor. Bizdeki vergileri arar duruma düşüyorsunuz. Bunu da yatırdıktan sonra ister evinizin, ister iş yerinizin orda, isterse Singapur’un farklı bir noktasında bir arabalık otopark yeri satın almak zorundasınız. Tüm bunları tamamlarsanız izinlerinizi devlet yetkilisine teslim edip anahtarınızı teslim alabiliyorsunuz. Bütün bunlar aslında şundan yapılıyor: Singapur’un yüzölçümü 720 km2. İstanbul’la karşılaştırırsak, İstanbul’un yüz ölçümü 5461 km2. Yani İstanbul’un 8’de biri kadar küçük bir alan. Bu alanı mümkün mertebe iyi kullanmak için araba kullandırmama üzerine odaklanılmış bir anlayış var.
Biz hep şöyle görürdük, yanlışsam düzeltin; İstanbul’un en önemli caddesi Bağdat caddesidir. Peki, Singapur’un Bağdat Caddesi neresidir?
Cenk Özalp: Orchard Road.
Mert Bulat: Orchard Road 2 km uzunlukta. Artık İstanbul’u görmüş Türkler için manasını yitirmiş durumda ama bundan 25-30 sene evvel Türklere çok enteresan geliyordu. 4 şeritli bir yol düşünün, 2 tarafında da neredeyse 3 şeritlik arabanın geçebileceği genişlikte granit kaldırımlar… Bu caddenin üzerinde de Takashimaya gibi, İshatan gibi birçok ünlü markanın birleştiği dev AVM’ler, ünlü mağazalar, dev otel veya yemek zincirleri… Festivaller de burada gerçekleşiyor.
Cenk Özalp: Aslında bu araç geçişlerinin en yüksek vergiye tabi olduğu caddelerden biri de Orchard Road.
Mert Bulat: Buradaki geçişi OGS sistemi ile ölçüp size ay sonunda vergi olarak faturalandırılıyor.
Kurallara başlamışken devam edelim.
Cenk Özalp: Meşhur “sakız çiğnemek yasaktır” kuralı var. Yolda kedi, köpek ve kuşlara yem vermenin yasak olması var.
Mert Bulat: Pek çok yerel hediyelik eşya dükkanında bu kurallar karikatürize edilip satılıyor. Mesela umumi tuvaletten sifon çekmeden çıkarsanız 1000 Singapur Doları ödemek zorunda kalırsınız. 1 Singapur Doları da 0,72 USD civarında. Yere çöp atmak kesinlikle yasak.
Cenk Özalp: Sigara içilen yerler de çok çok azaldı. Sigara çok pahalı ve bunun yanı sıra ülkeye sigara sokmak da yasak.
SÜREKLİ GELİŞEN ÜLKE
Mert Bulat: Singapur da Hong Kong gibi bir hub, bir ortak nokta olduğu için tüm dünya açısından ticarette göz bebeği. Dolayısıyla vaktinden önce ilerlemiş bir ülke.
Cenk Özalp: Aynı zamanda sürekli gelişmekte olan bir ülke. Sentosa Adasında da Universal Studio açtılar. Gece hayatının merkezi Clark Quay gelişti ve ayrıca, dev dönme dolap ve gözlem noktası Singapur Flyer açtılar. Orkide Bahçesi ve havaalanı içindeki suni şelale son dönem yaptıkları ilgi çekici yapılardan. Ülkeye girenler değil, ülke içindekiler de sadece bu yapıyı görmeye havaalanına gidiyor.
Mert Bulat: Sürekli değişim içindeler. Geçmişten bu yana bizim “Aa bu da mı varmış, bu da mı oluyormuş” dediğimiz yapılar kuruyorlar.
Cenk Özalp: Çünkü inanılmaz bir gelirleri var. Bütçe fazlalarını hala vatandaşlarıyla paylaşıyorlar. Eğitim anlamında da vatandaşlarını sonuna kadar destekliyorlar. Ve pasaportları da dünyanın çoğu yerinde kabul gören sayılı pasaportlardan…
Mert Bulat: Bu gücü en çok hissettiğiniz yerlerden biri Mount Faber. Aslında 500 m. yükseklikte, bizim dağ olarak kabul etmeyeceğimiz bir tepe. Bu Faber Dağı’ndan Sentosa Adası’na bir teleferik var. Singapur Limanı’nın üzerinden geçerken ben gerçekten hissediyorum bu gücü.
Cenk Özalp: Limanı gerçekten çok büyük. Bütün yük gemilerinin aktarma noktası.
Büyük yatırımlardan bir tanesi de oteller. Bu kadar küçük yerde bu kadar büyük yatırımların olması da dikkat çekiyor. En bilinenlerden bir tanesi 3 ana binadan oluşan ama üzerlerinde tek bir sonsuzluk havuzu olan Marina Bay Sands Oteli.
SİNGAPUR’DA GÖRÜLECEK ÇOK YER VAR
Mert Bulat: Üst katı bir uçak kanadı görünümündedir. Bu kanat kısmı da havuz kısmı oluyor. Çok enteresan bir yapı Singapur için de. Singapur’da zaten o kadar çok expat yaşıyor o kadar çok tüccar girip çıkıyor ki, sırf onlar için bile bu otel yatırımlarını yapmak zorundaydılar. “Singapur’un gelir kaynakları arasında neler var?” derseniz “Turizm başı çekiyor.” diyebiliriz.
Cenk Özalp: Bunu destekleyen çok önemli ve çok büyük bir hava yoluna da sahipler. Singapur Hava Yolu sadece Uzakdoğu’nun değil, kalitesiyle servisiyle tüm dünyanın en iyi hava yollarından. Bu yadsınamaz. Airbus’ın A380 uçakları çıktığı zaman ilk alan Singapur Hava Yolları bu şekilde de tarihe geçmiş bulunuyor.
Mert Bulat: Kendi geçmişlerinde de defalarca “Dünyanın En İyi Hava Yolu Şirketi” seçilmiştir.
Cenk Özalp: Singapur, Sentosa Adası’nı gittikçe geliştiriyor. Ana karadan teleferikle geçebildiğiniz bu yerde turistik atraksiyonların birçoğunu barındırıyorlar. Oteller, kumarhaneler, Universal Studios ve gece safarisiyle ilgi çekiyor.
Mert Bulat: Mumyalar Müzesi ve dünyanın en büyük akvaryumlarından sayılan bir akvaryum, Fort Siloso gibi adayı Japon ve ardından Çin istilasından koruyan bir topçu barınağı barındırır. Adanın etrafında trenle gezersiniz. Bu atraksiyonları da sürekli geliştiriyorlar. Mesela Mumyalar Müzesi’ni Madam Toussaut’ya devrettiler. Çok büyüdü. Artık içeride interaktif bir anlatım var. Ortada hamakta eski Singapurlu şapkasıyla biri uyuyor. Siz mumya sanıyorsunuz ama o aslında gerçek bir insan mesela. Bu müzeyi gezerek bölgenin tarihini öğrenebilirsiniz. Bunlar dışında Zippline olsun, tepeden aşağı araçlarla kayabileceğiniz atraksiyonlar olsun, sahilleri, otelleri ile gerçek bir eğlence adası oldu.
Cenk Özalp: Gökyüzünde yürüyüş aracı, kelebek-böcek parkları, elektronik scooterlarla dolaşma alanları… Gerçekten çok keyifli vakit geçirebileceğiniz bir yer.
Singapur’da genel olarak çok şey yapma imkanı var. Çok kompakt dolu bir tatil geçirebilirsiniz. Ayrıca kombinasyonlar da yapabilirsiniz. Zamanınıza ve bütçenize göre; Tayland, Phuket, Bali, Avustralya, Vietnam, Kamboçya, Filipinler… Pek çok farklı noktaya geçebilirsiniz.
Mert Bulat: Çok büyük bir gece safarisi parkı yapıldı. Gece trenlerle gezip bazı hayvanlara yem verip bazı hayvanları da tabi uzaktan izleyebilirsiniz. Gece safarisini nemden bunalmadan keyifli biçimde gerçekleştirebilirsiniz. Aslanlardan ultrasonik ses ile korunurken Malay kaplanlarından camla korunuyorsunuz. Çünkü Malay kaplanları ultrasonik ses filan dinlemeyip size saldırabilir. Ayrıca dışında yerel halk dansları, çeşitli gösteriler de gece safarisini tamamlıyor.
Mert Bulat: Orchard Road’tan da bahsetmiştik. En güzel avm’ler, otel ve restoranlar burada yer alıyor. Giderek geliştirip büyütüyorlar. Singapore Flyer, Gardens by the Bay, Orkide Bahçeleri görülmesi gereken diğer yerler arasında. Orkide bahçeleri de çok gelişti. Sembolik oteli Marina Bay Sands’in alt tarafında da çok büyük bir kongre merkezi yapıldı. Bu alanda ayrıca Marina Bay Sands’e ait AVM yer alıyor. Gardens by the Bay de burada bulunuyor. Singapur’un simgesi olan orkide her yerde karşınıza çıkar. Gardens by the Bay’de de envai çeşit orkide yanı sıra, ağaçlar, kelebekler ve pek çok doğal güzelliği gezebiliyorsunuz. Yine buraya yakın bir alanda Singapore Flyer var. Ülkedeki bütün atraksiyonları bu dönme dolaptan görebilirsiniz. Gece düzenlenen Formula 1 zamanında 40 kişilik kabinler uçuk fiyatlara kiralanıyordu. Bu kabinlerden bütün pist görülebiliyordu. Ayrıca kabinlerde özel yemekler, davetler de düzenlenebiliyor.
Cenk Özalp: Havaalanındaki kapalı şelale de çok ilgi çekiyor. Sadece yolcular değil normal vatandaşları da çekiyor.
Mert Bulat: Küçük alanda Dubai kadar dikkat çekici projeler yapıyorlar. Ama bana Singapur daha rahat ve mutluluk verici geliyor. Sen ne dersin?
Cenk Özalp: Tabi, Singapur daha erken başladı ve bilinçli gidiyorlar, ekonomik olarak çok rahatlar tabi ki. Dubai’nin ulaşım avantajı var tabii.
Mert Bulat: Havaalanından indikten sonra yaklaşık yarım saatlik bir yol var şehir merkezine. Bu yolda ilerlerken dümdüz yemyeşil bir alan var; bol ağaçlıklı bir alan. Dikkat ederseniz fark edersiniz, koca koca ağaçlar dev saksılar içerisindedir. Geliş-gidiş şeritlerini birbirinden ayırır. Buradaki amaç şudur; bir savaş halinde o saksılar greyderlerle tek tarafa çekilip yol olduğu gibi boşaltılıp başka bir pist haline getiriliyor. Şehrin her noktasını o kadar planlı inşa etmişler ki.
Cenk Özalp: Alan küçük, para çok, bilinçliler. Dolayısıyla projeleri güzel ilerletiyorlar. Bunlar dışında China Town var, Little India var ayrıca Müslüman mahallesi de var.
İNANÇ ANLAMINDA DA KARMA
Mert Bulat: Farklı mahallelerine değinmişken düşünce ve dinlerden de bahsedelim. Singapurluların çoğunu Çin ve Hint asıllılar meydana getiriyor. Dolayısıyla Taoizm, Budizm ve Mao düşüncesi yaygın. Ayrıca Hıristiyanlık ve Müslümanlık, az sayıda da Yahudilik dinleri hakim.
Cenk Özalp: Malayların da Müslümanlıkta katkıları var. Bir de çok enteresan Hıristiyan ve Müslümanlar kadar herhangi bir dine inanmayanlar da mevcut. Her üç kesim de yüzde 20’lerde. Ağırlık ise Budizm’de.
Mert Bulat: Sir Raffles’ın Singapur’a ayak bastığı yer de Singapur Nehri olduğu için şehir buradan itibaren kuruldu. Nehir dediğimize bakmayın. Türkiye’de olsa ancak dere denebilir. Burada yolcu tekneleri var. Bu teknelerin iki tarafı sivridir ve burnunda da korkutucu gözler vardır. Fenq shui inancına göre sudan gelecek kötülüklere karşı kendilerini koruduklarına inanırlar.
Cenk Özalp: Burada gökdelenlerin suya bakan yönleri de aynı inanıştan dolayı keskin uçlu biter. Yine katlarda 13. kat yoktur. Bu gibi batıl inançları güçlüdür. Japon inanışından kaynaklı bazı binalarda 4, 14 ve 44 numaralı katlar da yoktur. Yine Fenq Shui inanışına göre, iyilikler kapıdan, kötülükler camdan girer. Bu nedenle camlara demir parmaklıklar koyabiliyorlar. Kapı ve cama sırtlarını dönmeden dekore ederler evlerini. İyilik ve kötülüğü karşılamak için aynalar koyarlar.
Yemeklerİ çok lezzetlİ
Mert Bulat: Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya yemeklerine karşı önyargıları bir yana bırakarak denemenizi öneririm. Orada nemden dolayı alışık olmadığınız kokular burnunuza gelebilir. Ancak pislik kesinlikle söz konusu değildir. Zaten çok büyük yaptırımları da var. Çin mutfağı, Malay mutfağı, Hint mutfağı ve hepsinin harmanlandığı Singapur mutfağı mutlaka denenmelidir. Deniz ürünleri ve pilavlarının tadına bakmanızı öneririm.
Cenk Özalp: Bildiğimiz yemekler zaten çoğunlukta. Ancak yengeçlerini de tatmadan dönmeyin. Belki soslarına yavaş yavaş alışabilirsiniz. Tüm dünya zincirleri zaten var. Raffles otelinde yere fıstık kabuklarının atıldığı Long Bar’a gitmeden ve meşhur Singapur slingi içmeden olmaz tabii ki.
Mert Bulat: Bu otel tarihi bir otel ve kapıda bir hizmetli sizin için elinde tepsiyle bekliyor. Lüks segmentte yer alan tarihi ahşap bir otel.
Singapur içinde birkaç Türk restoranı da var ama benim ricam Singapur’a gidince döner aramamanız, o bölgenin lezzetlerinden tadarak kültürünüzü genişletmenizdir.
Singapur gezinizin keyifli geçmesini dileriz.